13 Mart 2012 Salı

Fiziksel ve Cinsel Istismar (-) Artıyor !

Çocuk istismarı, çocuğun gelişim sürecine yani bedenine, duygularına, düşüncelerine ve kişiliğine zarar verecek davranışlarda bulunulmasıdır. Çocuk kavramı 18 yaşın altındaki herkesi kapsar. Çocuk istismarının çoğunlukla sosyo-ekonomik durumu zayıf ve eğitim düzeyi iyi olmayan aileler tarafından gerçekleştirildiği düşünülür. Oysa ki çocuklara yönelik istismar sosyo-ekonomik düzey, eğitim düzeyi, bilgi düzeyi gibi etkenlere bakmaksızın her düzeydeki aile içerisinde yaşanabilir. Çocuğun koruyucu olmayan ve zayıf insan ilişkilerine sahip bir ailede büyümesi, çocuk ve aile arasındaki ilişkinin zayıf olması, istismar edici davranışların çocuk yetiştirme yöntemi olarak benimsenmiş olması, ailede alkol ve madde bağımlılığı olan birinin bulunması, çocuğun ihtiyaçlarına yönelik kayıtsızlık bu etkenlerden sayılabilir. Anne veya babanın yoğun psikolojik sorunlar yaşıyor olması da bir risk faktörüdür.

Konusunda Uzman Psikolog Alper Aksoy ile istismara maruz kalan çocukların iç dünyalarında yaşadıkları sıkıntıları ve çözüm yollarını hakkında sohbet ettik

İstismar denildiğinde akla ilk gelen ihmaldir. Fakat istismar sadece ihmalle kalmamaktadır. Bize istismar türlerini kısaca açıklayabilir misiniz?
Aile, çocuğun ruhen ve bedenen sağlıklı ve mutlu bir hayat sürmesi için gerekli olan bakımı, korumayı, sevgi dolu bir ortamda yaşama ve yetişme hakkını sağlamakla yükümlü en küçük kurum olarak bilinmektedir. Çocuğun korunması, kişiliklerinin gelişmesi, yetiştirilmesi ve desteklenmesi konusundaki anahtar rollerine rağmen, aileler zaman zaman bu ideal ortamı sunmayı başaramazlar.
Aileler tarafından eğitim ve disiplin sağlamak amacıyla çocuğa sözel ve fiziksel cezalar verilmekte, çocuk yetiştirmede fiziksel şiddet olan dayak atılmakta, dayak da eğitimin bir parçası olarak kabul edilmektedir .

Çocuğun davranışlarını kontrol etmek, istenileni yaptırabilmek için kızma, bağırma, azarlama, tehdit, beddua, sözle hor görme, küçümseme, sevgiyi esirgeme gibi sözel cezalar verildiği gibi, çocuğu dövmek (kaba etine, yüzüne, ellerine vurmak, çimdiklemek) gibi kaba kuvvete dayanan fiziksel cezalar da verilmektedir.

İstismar davranışı 5’e ayrılır. Bunlar:


Fiziksel istismar: Çocuğa acı veren ve bilerek gerçekleştirilen davranışlardır. Bunlar dayak atmak, vurmak, vücuduna herhangi bir şekilde zarar vermek ve bir yere kilitlemek gibi örneklerdir.

Cinsel istismar: Bir yetişkinin cinsel zevk duyma amacıyla çocuğun cinsel organlarına dokunması, cinsel ilişki kurması veya buna teşebbüs etmesi, kendi vücudunu çocuğa göstermesi, çocuğu pornografi aracı olarak kullanması veya tüm bu davranışlara göz yummasıdır.
Ekonomik istismar: 15 yaşının altında bir çocuğun çalıştırılmasıdır. Çalıştırılan çocuklar fiziksel, cinsel ve duygusal istismara maruz kalmaya daha açık hale gelirler.

Duygusal istismar: Çocuğun devamlı kötülenmesi, diğer insanlarla ilişkiden yoksun bırakılması, sürekli olarak ağır zararlar verme veya terk etme ile tehdit edilmesi, çocuktan yaşına ve gücüne uygun olmayan taleplerde bulunulması ve topluma aykırı düşen çocuk bakım yöntemleri ile yetiştirilmesidir.

İhmal: Çocuğun beslenme, giyinme, barınma, eğitim ve sağlık gibi temel gereksinimlerinin karşılanmasında ihmal gösterilmesidir.

Cinsel çocuk istismarı konusunda bizi biraz daha aydınlatabilir misiniz?
Cinsel istismar, en yoğun etkileri olan istismar türü sayılabilir. Bir yetişkinin cinsel zevk duyma amacıyla çocuğun cinsel organlarına dokunması, çocukla cinsel ilişki kurması veya buna teşebbüs etmesi, kendi vücudunu çocuğa göstermesi, çocuğu fuhuş ve pornografi aracı olarak kullanması veya tüm bu davranışlara göz yumması cinsel istismarın içine girer. Çocuk evlilikleri ve evliliğe zorlama da istismar içinde tanımlanır. Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre 18 yaşın altındaki bireyin evlenmesi, Birleşmiş Milletler’in tanımına göre ise 15 yaşın altındaki birinin evlenmesi, ulusal yasalarca kabul edilse bile çocuk evliliği kapsamına girer. Çocuk evliliklerinin azımsanmayacak bir kısmı zorlama, ikna, aldatma veya kaçırma yoluyla oluyor. Bu muamelelere maruz kalanların çoğu da kızlardır. Erken yaşta evlilikler çocukların korunmasızlıklarını arttırabilir ve diğer yandan da onların okul ve eğitim yaşantısını sekteye uğratır. Yeterlilik becerileri henüz gelişmemiş olduğu için, eşe bağımlılık ve özellikle kızlarda eşlerine ekonomik bağımlılık gelişebilir. Ayrıca kızlarda erken cinsel ilişki ve hamilelik yaşantısının sonucu olarak birtakım fiziksel hastalıklar da gelişebilir.

ŞİDDETE maruz kalan çocuklar öfke ve saldırganlık gösterebilirler

Bir çocuk istismara uğradığında bunun tanısı nasıl konulabilir?
Bir çocuğun vücudunda açıklanamayan yaralanmalar görüldüğünde fiziksel istismardan şüphelenilir. Kafa travmasına uğrayan, kemik ve organ yaralanmaları olan vakalar dövülmüş vakalar olabilir. Merdivenden düşme öyküsüyle acil servislere getirilebilirler.

Yanıklar ve saçlarda önemli ölçüde dökülme de bu açıdan dikkat çekmelidir. Çürükler çok önemli bir bulgudur. Dizlerde ve diz altlarında koşup oynarken oluşan düşme-çarpmalara bağlı çürükler her zaman olabilir. Ama bunun dışındaki vücut bölgelerinde, örneğin kalçalarda çürükler görüldüğünde istismardan şüphelenilmelidir.

Ayrıca, bir hastalık durumunda başvuruda açıklanamayan gecikme, ailenin olayla ilgili farklı öyküler vermesi, çocuğun kilo alamamasının başka nedenlerle açıklanamaması, çocuğun çok bakımsız görünmesi de ihmal edilmiş çocuklara özel bulgular olduğundan istismarı akla getirmelidir.

Cinsel istismar sonucunda oluşabilen yaralanmalar çocuklarda çok çabuk iyileşmektedir. Çocuğun öykü vermesi, yaşına uygun olmayan cinsel davranışlar sergilemeye başlaması, içe kapanma, okul başarısında azalma gibi başka biçimde açıklanamayan önemli davranış değişiklikleri görülmesi halinde bulgu olmasa da cinsel istismar kuşkusunu doğurur.

Tüm şüpheli vakaların doktora götürülmesini sağlamak gerekir. Doktor, şüpheli durumlarda mutlaka adli makamlara bildirim yapmalıdır.

İstismara uğrayan çocuklar yaşadıklarını dile getiremiyorlar. Bunun nedeni nedir?
İstismarın çocuk üzerinde yoğun psikolojik etkileri vardır. Bu etkiler, istismarın türü ve yoğunluğuna göre değişir. İstismar ne zaman başlamış, ne kadar sürmüş ve tekrarlamış mıdır? Ayrıca çocuğun yaşı, gelişim düzeyi, kişilik özellikleri ve başa çıkma potansiyeli bu etkilerin hangi düzeyde olacağını belirleyen önemli değişkenlerdir. Genel olarak küçük yaşta yaşanan istismarın daha ağır psikolojik etkileri olacağı söylenebilir. Kişilik gelişimi ve başa çıkma potansiyelinin oluşmasında en kritik dönem, okul öncesi döneme kadar olan ilk çocukluk dönemidir. Bu dönemde özellikle de aile içinde yaşanan istismar, çocuğun gelişiminde önemli problemler yaratabilir. İstismarı gerçekleştiren kişinin çocuğa yakınlığının psikolojik etkilenme düzeyini arttırdığını söyleyebiliriz. 

İstismara uğrayan çocuklar, yaşadıklarını genelde davranışlarıyla anlatırlar. Örneğin kimseyle konuşmamaya başlayabilirler ya da daha sinirli davranabilirler. İstismara maruz kalan çocuklar yaşadıklarından dolayı utanç duyabilirler, birine anlattıkları takdirde cezalandırılacaklarını; örneğin dayak yiyeceklerini düşünebilirler. Tüm bunlar çocuğun yaşadığı süreci daha da zorlaştırabilir. Hem çocuklukta hem de yetişkinlikte bu etkiler devam edebilir. Bu etkilerin neler olduğuna göz atarsak; 

• Suçluluk ve utanç duyabilirler.
• Güçsüz ve çaresiz hissedebilirler.
• Kendilerine olan güvenleri sarsılabilir. 
• Başkalarına güven duyma ve yakın ilişkiler kurmada zorlanabilirler.
• İçe kapanabilirler. 
• Öfke ve saldırganlık gösterebilirler.
• İnsanlardan kolay etkilenebilirler.
• Vücutlarına zarar verebilirler. 
• Aileden uzaklaşabilir, evden kaçabilirler.
• Okul başarısında düşüş yaşayabilir ve okuldan kaçabilirler.
• Alkol veya madde kullanımına yönelebilirler.

İstismara uğrayan çocuklarla ilgili istatiksel bilgiler var mı? (Yaş grubu, cinsiyet vb.)
Dünyanın her ülkesinde, istismara uğrayan çocuk sayısı çok fazladır. Rakamsal veriler hiçbir zaman yeterli değildir; çünkü istismara uğrayan vakaların ancak üçte birinin bildirildiği öngörülmektedir.
Utanma duygusu, korku, gizli kalma isteği, çocuğun aileden ayrılacağı korkusu, bilgisizlik veya vakanın tanınmaması gibi faktörlerden dolayı ilgili birimlere bildirilmesini büyük ölçüde engellemektedir. Türkiye’de bu konu ile ilgili sayısal veriler, bilimsel çalışmalar yetersizdir. Okullarda dayak ya da fiziksel cezalandırmanın oldukça yaygın olduğunu biliyoruz. Ensest olarak isimlendirilen aile içi cinsel istismar vakalarının, mahkemeye yansıyan sayılardan daha fazla olduğu düşünülmektedir.

Ülkemizde yapılan çalışmalara baktığımızda son 5 yılda çocuklara yönelik başta ekonomik istismar olmak üzere, çocuk ihmali ve istismarının yaygınlığının giderek arttığı görülmektedir. Fiziksel ve cinsel istismar olgularında da belirgin artış gözlenmektedir. Çocukların cinsel istismarı genellikle 8-12 yaş arasında yoğunluk göstermektedir. Cinsel istismara uğrayanların % 60-70’ini kız çocukları oluşturmaktadır. 2000-2001 yıllarında Adli Tıp Kurumu İstanbul Merkez’de yapılan bir çalışmada 1455 cinsel saldırıya uğramış çocuk olduğu ve bu sayının 1236’sının kız olduğu ve sıklıkla 7-11 yaş grubunda oldukları görülmüştür.

Derneğimiz sokakta yaşayan çocuklarla yaptığı çalışmada, çocukların yüzde 72.8’inin aile üyelerinden biri tarafından fiziksel şiddet gördüğü, yüzde 66.9’unun ihmal edildiği ve yüzde 68.5’inin ise ailesinde onu tehdit eden ya da aşağılayan birisinin varlığını tespit etmiştir. Kızların, erkeklere göre aile içinde bütün istismar biçimlerine daha fazla maruz kaldığı anlaşıldı. Sokaktaki çocukların yüzde 78.4’ü fiziksel şiddete, yüzde 35.6’sı da işkenceye uğramıştır. Çocukların yüzde 30.4’ü cinsel tacize, yüzde 10.8’i de tecavüze uğradığını belirtmiştir. Cinsel taciz riski, kızlarda daha fazla olarak bulunmuştur. Kızların yüzde 66.7’si tecavüze uğradığını söylemiştir. 

İstismara maruz kalmış çocuklar korunmak için nerelere başvurabilirler?
Bu soruyu yanıltmadan önce istismara uğrayan çocuğa nasıl yaklaşılır konusuna değinmek istiyorum. Öncelikle yaşadıklarını anlamaya çalışmak ve ona karşı kabul edici olmak çok önemlidir. Sıcak ve içten bir ilişki kurarak, kendini ifade etmesine izin vermek ve cesaretlendirmek onu iyi hissettirecektir. Bu noktada yaşadıklarını anlatması için zorlayıcı olmamak gerekir. Anlatmak istemiyorsa ısrar edilmemelidir. Anlattıklarına yorum yapmadan dinlemek çok önemlidir. Yaşadığı olumsuz duygulardan bahsettiğinde, bunların geçeceğini ve bu konuda ona yardım edeceğinizi söylemek ona iyi gelecektir. 

Bu yaşantı sonrasında fiziksel, hukuki ve psikolojik boyutta ne tür müdahaleler yapılabileceğiyle ilgili ise çocuğu bilgilendirmek, yapacağınız her şeyin onu korumaya yönelik olacağını hissettirmek önemlidir. İstismar tehlikesini önlemek, uygun müdahalelerde bulunmak ve çocuğa uygun destekleri sağlayabilmek için ise, bu konularda çalışan uzmanlarla görüşmek yararlı olacaktır. 

İstismarı önlemek nasıl mümkün olabilir? Bunun için önerileriniz nelerdir?
İstismarı önlemek pek tabii ki mümkün. Bunun için anne ve babanın çocuk sahibi olmaya kendini hazır hissetmesi, çocuk gelişimi hakkında bilgi edinmesi, aile-çocuk ilişkilerini güçlendirmesi, kendi psikolojik problemlerine yönelik profesyonel destek alması çok önemlidir. Anne babaların bilgilerini yakınlarıyla paylaşmaları ve onlara çocuklarıyla ilişkilerini geliştirmeleri yönünde destek olmaları da bu çabayı geliştirecektir. 

Ailelerin, istismar içeren davranışlar karşısında çocuklarının kendilerini koruma becerilerini güçlendirmesi önemlidir. Bunun için bilgilendirmek, koruyucu davranışlar kazandırmak ve psikososyal becerileri güçlendirmek büyük önem taşımaktadır. Pekçok aile, çocuklarına istismar ve şiddet hakkında bilgi vermekten kaçınmaktadır. Eğer bilgilendirirlerse onları korkutacaklarını ve güvensiz hissettireceklerini düşünmektedirler. Elbette bilgilendirmenin nasıl yapılacağı önem taşır. Anne babaların çocuklarına, onların anlayacakları bir dille bilgi vermeleri ve ardından, böyle bir durumla karşılaşırlarsa ya da kendilerini tedirgin hissederlerse mutlaka kendileriyle konuşmalarını söylemeleri yararlıdır. Ayrıca çocuklarına her koşulda onların yanında olacaklarını, koruyup destekleyeceklerini hissettirmeleri gerekir. 

Çocuk istismara uğradığını ifade ediyorsa, hekime başvuru gerekir. İstismar vakaları acil ve adli işlem gerektiren, ilgili kuruluşlara bildirilmesi gerekli vakalardır.

Son olarak sizin eklemek istedikleriniz nelerdir?
İstismar vakalarında öncelikle yaşanılan olayın delillerini yok etmemeye önem vermek gerekiyor. Biraz önce de söylediğim gibi istismar olayının hem adli, hem tıbbi hem de psikolojik boyutu vardır.

Çocuk istismarı vakasıyla karşılaşıldıgında başvurulabilecek birimler;

• Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Çocuk Muayene Birimi
• İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Mağdur Çocuklara Hukuki Yardım Birimi 
• Çocuk Polisi
• Alo Çocuk Merkezleri 
• Her ilde İl Sosyal Hizmet Müdürlükleri 
• Ege Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü, İzmir 
• Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara 
• İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Çocuk İstismarı ve İhmali Birimi, İstanbul 
• Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk istismarını Önleme Komisyonu, İstanbul 
• İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk İstismarı ve İhmali Tanı, Tedavi ve Önleme Komisyonu


Haber: Dicle Aslı Mursaloğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder