22 Mayıs 2012 Salı

Gizli Katil; Hipertansiyon

Tansiyon, gerek dünyada, gerek ülkemizde çok sık görülen ve giderek de artan en önemli sağlık sorunlarından birisidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, “önlenebilir ölüm nedenleri” içinde ilk sıradadır. Yüzyılın epidemisi olarak kabul edilen hipertansiyonun dünyada her yıl 7. 6 milyon kişinin erken yaşta ölümüne ve 90 milyon kişinin maluliyetine yol açtığı bildirilmekte ve 2025 yılında 25 yaş üstü erişkinlerin üçte birinde hipertansiyon ortaya çıkması öngörülmektedir. Eskiden daha çok zengin ülkelerin hastalığı olduğu düşünülen hipertansiyonun, aslında “az gelişmiş ülke hastalığı” olduğu ve önümüzdeki 10-15 yıl içinde özellikle, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Brezilya, Çin, Hindistan, Rusya ve Orta Avrupa devletleri gibi, gelişmekte olan ülkeleri etkilemesi beklenmektedir. 2025 yılında hipertansiyon olgularının ¾’ünün gelişmekte olan ülkelerde ve orta yaş grubunda (çalışan ve üretken grup) olması da beklenmektedir.

Amerikan Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Sunay Sandıkçı ile sinsi hastalık tansiyonu konuştuk. 


Tansiyon Sinsi Bir Hastalıktır

Hipertansiyon tedavi edilmez ve kontrol altına alınmaz ise; başta kalp, beyin ve böbrekler olmak üzere pek çok organda harabiyete neden olarak kalp krizi, kalp yetmezliği, felç, böbrek yetmezliği vs. ile insanların ölümüne yol açar. Bu organlardaki harabiyet, kan basıncı ne kadar yüksekse o kadar hızlı olmaktadır. Seyrek olarak baş ve ense ağrısı, kulakta uğultu, çarpıntı hissi, sürekli yorgunluk duygusu olsa da genellikle belirti vermez ve çoğu kez kendini iş işten geçtikten sonra gösterir. O nedenle sizin için tek uyarıcı, ölçtürdüğünüz kan basıncı değerinizdir. Normal kan basıncı 120/80 mmHg’nın altıdır. Kan basıncınız 140/90 mmHg veya üstünde ise yüksektir, doktora başvurmak gerekir. 120-140/80-90 mmHg ise “prehipertansiyon” dur, önlem alınmazsa ilerki yıllarda hipertansiyon gelişebilir. Hipertansiyonu olan hastaların ancak çok az kısmında kan basıncını yükselten bir sebep (böbrek hastalığı, endokrin hastalıklar, uyku apnesi ve ilaç kullanımı) mevcuttur. Çoğu hastada ise gösterilebilir bir neden yoktur. 

Stres Tansiyon Habercisi!

Hipertansiyon sıklığı yaşla artmakla birlikte obezlerde, diabetiklerde, hiperlipidemisi olanlarda, fizik aktivitesi az olanlarda, fazla tuz tüketenlerde ve ailesinde hipertansiyon öyküsü olanlarda daha fazladır. Hipertansiyonun ortaya çıkmasında genetik faktörlerin rolü vardır. Bugünkü bilgilerimize göre, bir kişide hipertansiyonun gelişip gelişmeyeceği daha fetal hayatta iken programlanmaktadır. Düşük doğum ağırlıklı kişilerde ileriki yaşlarda hipertansiyon gelişme riskinin yüksek olduğu ve doğum ağırlığında 500 gr. azalmanın, hipertansiyon gelişme riskini %42 arttırdığı gösterilmiştir. Diğer bir ifade ile kişinin taşıdığı genetik özellikler yanında, annesinin hamilelik dönemindeki beslenme eksikliği, aldığı ilaçlar, hastalıkları ilerde hipertansiyon gelişme riskini belirlemektedir. Hipertansiyonun ortaya çıkmasında stresin (özellikle de iş stresi) önemli olduğu bilinmektedir. Uzun çalışma süresinin hipertansiyon gelişme riskini artırdığı düşünülmekte olup, çalışmalarda haftada 51 saatten fazla çalışanlarda hipertansiyon riskinin, 40 saatten az çalışanlara göre %29 daha fazla olduğu gösterilmiştir. 

Nüfusun %31. 8’i Tansiyon Hastası

2003 yılında yapılan Türk Hipertansiyon Prevalans çalışması sonuçlarına göre, ülkemizde 18 yaş üstü erişkin nüfusun %31.8’inde hipertansiyon mevcuttur ve bu hastaların ancak % 31’i antihipertansif tedavi almaktadır 
Kan basıncı ölçülürken aşağıdakilere dikkat edilmelidir.
• KB ölcümlerine başlamadan önce, kişinin sessiz bir odada birkaç dakika oturması sağlanmalı
• En az 5 dakika sandalyede oturduktan sonra, ayakları yere basarken ve kalp seviyesinde desteklendikten sonra ölçülmeli
• 1-2 dakika arayla en az iki ölçüm yapılmalı ve ilk iki ölçüm birbirinden büyük ölçüde farklıysa, ek ölçümler yapılmalı
• Standart bir manşon (35 cm uzunluğunda ve 12-13 cm genişliğinde) kullanılmalı (ancak şişman ve zayıf kollar icin de, sırasıyla, daha büyük ve daha küçük manşonlar kullanılmalı) 
• Kişinin pozisyonu ne olursa olsun manşon kalp duzeyinde olmalı. 
• İlk muayenede, periferik damar hastalığına bağlı olası farklılıkları saptamak icin KB iki koldan ölçülmeli. Bu durumda, referans olarak en yuksek değer alınmalı. 
• İleri yaştaki diyabetik hastalarda ve bazı özel durumlarda kan basıncı, ayakta da ölçülmeli. 

Son zamanlarda ev kullanımına uygun aletler geliştirilmiştir. 

Evde KB ölçümünde :
• Onaylanmış bir alet kullanılmalı. 
• Bilekten ölçen aletler önerilmemekte. 
• Semi-otomatik aletler tercih edilmeli. 
• Kol kalp hizasında olmalı. 
• Kişi ölçümler arasında fark olabileceğini bilmeli. (kan basıncının normal günlük değişkenliği var)

Türkiye’de nüfusun yaklaşık üçte birinin kan basıncını hiç ölçtürmediği ve hipertansiyonu olanların %60’ının kan basıncı yüksekliklerinin farkında olmadığı bilinmektedir.

Bilinçlenmeliyiz 
Hipertansiyon tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tedavide amaç; sadece kan basıncını düşürmek değil, organlarda harabiyet oluşmasını da önlemektir. Hipertansiyon tedavisi ile organ harabiyetlerinin belirgin oranda azaltılabileceği gösterilmiştir. En büyük sorun, hipertansiyon hastalarının çok önemli bir bölümünün hastalığının farkında olmamasıdır. Türkiye’de hala erişkin nüfusun yaklaşık üçte birinin kan basıncını hiç ölçtürmediği ve hipertansiyonu olanların %60’ının kan basıncı yüksekliklerinin farkında olmadığı bilinmektedir. Yüksek kan basıncında, can ve yaşam kalitesini korumanın tek yolu, organlarda hasar gelişmeden erken tanı konabilmesi; bunun tek yolu da zaman zaman yaş ilerledikçe daha sık tansiyon ölçtürmektir. 

Hipertansiyon Tedavisinde Kilo Kontrolü Çok Önemlidir
Tedavide ilaçların yanında, yaşam tarzı değişikliği denilen ilaç dışı tedavi çok önemlidir. Yaşam tarzı değişikliğinin kan basıncını düşürdüğü, ilaç ihtiyacını azalttığı ve kalp damar sisteminin değiştirilebilir risk faktörlerini iyileştirdiği bilinmektedir. Hipertansiyon tedavisinde kilo kontrolü çok önemlidir. Obezlerde verilen her kilo ile kan basıncı düşmeye başlar ve 10 kg. kilo kaybı sistolik kan basıncını 5-20 mmHg düşürür. Diğer yandan bol sebze-meyve ve yağsız süt ürünlerinden zengin, az yağlı diyetin bir ilaç kadar kan basıncını düşürücü etkisi olduğu ve bu etkinin kısa sürede (maksimum 2 haftada) ortaya çıktığı gösterilmiştir. Diyette tuz kısıtlaması önemlidir ve günlük tuz tüketimi 6 gramı (2 çay kaşığı) aşmamalıdır. Türk halkının tuz tüketiminin fazla olduğu (kişi başı yaklaşık 18 gram) göz önüne alındığında, tuzun azaltılması özellikle önemlidir. Tuzun azaltılması ile kan basıncının düşmesi 4-6 haftada kendini gösterir. Tuzu aniden kesmek zordur. Tuz yavaş yavaş azaltılırsa, vücudun tekrar fazla tuz istemediği gösterilmiştir. Ayrıca günlük alınan tuzun %80‘inin hazır gıdalardan alındığını bilmek ve mümkün olduğunca hazır gıda tüketimini azaltmak gerekmektedir. Diyette tuzun azaltılması sadece kan basıncını düşürmez, aynı zamanda KB dan bağımsız olarak yeni oluşabilecek koroner kalp hastalığı, myokard enfarktüsü ve felç riskini azaltır. Ayrıca mide kanseri, böbrek hastalığı riski azalır ve kemikler korunur. Alkol alımı azaltılmalı, erkeklerde günde 2, kadınlarda ve zayıflarda ise günde 1 ölçüyü aşmamalıdır. Düzenli egzersiz, hipertansiyon tedavisinin vazgeçilmezlerinden olup, haftanın çoğu günü olmak üzere günde 30 dakika kadar tempolu yürüyüş önerilmektedir. Yüzmenin de benzer etkisi mevcuttur. Egzersize hafiften başlamalı, giderek artırılmalı, ağır egzersizden kaçınılmalıdır. Stres azaltıcı yöntemlerin (yoga, hafif müzik dinleme vs) faydalı olduğu gözlenmiştir. Sigaranın bırakılması da oldukça önemlidir. 

Risk Yüksek ise İlaç Tedavisine Başlanır
Hipertansiyon ömür boyu süren bir hastalık olduğuna göre, tedavisi de sürekli ve ömür boyu olmalı; ilaç alsın almasın tüm hipertansif hastalar ve hatta prehipertansif olanlar yaşam tarzlarını değiştirmeye ve sağlıklı yaşam kurallarına uymaya özen göstermelidir. Yaşam tarzı değişikliği ile kontrol altına alınamayan veya kalp-damar hastalığı riski yüksek hastalarda ilaç tedavisine başlanır. Şu anda piyasada oldukça etkin, güvenli ve kan basıncını düşürmenin ötesinde olumlu etkileri olan ilaçlar mevcuttur. İlaç tedavisi kişiye özel olarak, kişinin kardiyovasküler diğer risk faktörleri, gizli veya aşikar organ harabiyeti varlığı ve birlikte olan hastalıkları göz önüne alınarak düzenlenir. Yüksek riskli hastalarda ilaç tedavisine hemen başlanmalı ve kan basıncı süratle kontrol altına alınmalıdır. Tedavinin etkinliği ve ilaç tedavisine uyumu izlenmelidir. Tedavide hedef, kan basıncının 140/90 mmHg altına indirilmesidir ki, bu değer diabetiklerde, kronik böbrek hastalığı ve koroner kalp hastalığı olanlarda 130/80 mmHg altıdır. Eğer tedavi ile kan basıncı bu değerlerin altına inmiyorsa hipertansiyonla ile ilişkili risk devam ediyor demektir. Maalesef ülkemizde hipertansiyon kontrol oranı oldukça düşük olup tüm hipertansiflerin %13.7’sinde, ilaç alanların ise sadece %27.3’ünde hedef değerlere ulaşılabilmektedir. Klasik tedavi ile başarı oranı bu kadar düşük iken, yeni ilaçlar ve gelecekte umut vaadeden yeni tedavi yöntemleri üzerinde çalışmalar sürmektedir. Hipertansiyon aşısı ve gen tedavisi üzerinde de yoğun araştırmalar devam etmektedir. Ancak bu tedavilerin klinik kullanımımıza girip giremeyeceğini, yoğun bir şekilde devam etmekte olan çalışmaların sonuçları gösterecektir. 

Yüksek Tansiyon Hastaları Nasıl Beslenmeli?
• Potasyum kaybını önlemek için, sebzeleri buharda ya da az suda ve içine tuz koymadan pişirmek gerekiyor.
• Muz, potasyum içeriği en yüksek yiyeceklerden biridir. Sabah kahvaltıda ve ikindi ara öğününde tüketeceğiniz birer adet muz size sadece ihtiyacınız olan potasyumu değil, magnezyum, C, A ve B6 vitaminleri gibi çok önemli besin unsurlarını da kazandıracaktır.
• Yemeklerde potasyumdan zengin maydanoz, nane, kekik, dereotu, limon suyu, soğan gibi tat vericiler kullanılmalı. 
• Sodyum alımı günlük 1,5-2,5 gram arasında olmalı (4-6 gram tuz). Sodyum alımını bu düzeyde tutmak için yemekler tuz konmadan pişirilmeli, ekmeğin de az tuzlu olmasına özen gösterilmeli,
• Hazır gıdalardan uzak durulmalı,
• Az yağlı süt, yoğurt ve peynir tüketilmeli,
• Haftada en az 2 kez balık tüketilmeli,
• Haftada bir kaç kez kuru fasülye, bezelye, mercimek, yağsız et ve kümes hayvanları yenmeli,
• Tuz ve saf şeker miktarı kısıtlanmalı,
• Haftanın 2-3 günü, en az 30 dakika egzersiz yapılmalıdır.

Ülkemizde hipertansiyon kontrol oranı oldukça düşük olup tüm hipertansiflerin %13. 7’sinde, ilaç alanların ise sadece %27. 3’ünde hedef değerlere ulaşılabilmektedir.

Hipertansiyon Önlenebilir Veya Geciktirilebilir Bir Hastalıktır! 
Bu konuda yoğun çalışmalar sürmektedir. Bunun için obeziteye dur demek, tuz tüketimini azaltmak, özellikle çocuklara sağlıklı yaşam kurallarını öğretmek, gebelikte beslenmeye önem vermek bebeklerin anne sütü ile beslenmesini motive etmek faydalı olabilir. 

Tansiyon (Kan Basıncı) Ölçümü
Doğru ölçüm için uygun alet ve uygun teknik gerekir. Kan basıncının standart ölçümü, sfingomanometre denilen alet ve bir stetoskop ile olur. Kişiye uygun büyüklükte manşon dirsek üst kısmına takılır. El bileğinden veya dirsek iç tarafından nabız hissedilir. Manşon, nabız kaybolduktan sonra 20 mmHg daha yukarıya kadar şişirilir. Dirseğin iç kısmında nabzın hissedildiği noktaya steteskop konur ve basınç çok yavaş olarak (saniyede 2 mmHg) indirilir. Sesin ilk duyulduğu değer sistolik kan basıncını verir. Basıncı azaltmaya devam ederken, sesin kaybolduğu değer diastolik kan basıncı değeridir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder